Haber

10 Şubat 2009 Basın Özeti

Yakın zamana değin, piyasaların 2’inci Dünya Savaşı’ndan beri bu kadar ciddi bir sarsıntı geçirmediği yorumları sık sık yazılıp çiziliyordu. Fakat ekonominin içine düştüğü çukur, kimilerine göre bundan çok daha derin.

Financial Times’ın manşetinde, tarih cetvelini iyice gerilere çeken İşçi Partisi’nin önde gelen bir üyesi, ”Son 100 yılın en kötü resesyonu” diyor.

Ed Balls, İngiltere Başbakanı Gordon Brown’un yakın siyasi müttefiklerinden biri. Geçmişte Gordon Brown’un baş danışmanı olarak çalışmış olan siyasetçi, bu resesyonun küresel etkisinin 1930’ların Büyük Buhran yıllarından daha yıkıcı olacağını söylüyor.

Aynı sözler bu sabah Independent’ın ve Guardian’ın manşetinde de yer alıyor.

Guardian’a göre Ed Balls’un karamsar tahmini, ekonomi konusunda İngiltere hükümetinin üst kademelerinden gelen bugüne kadarki en kaygılı gözlem.

Financial Times, ekonomideki gidişatın İngiltere siyaseti üzerinde de etkisini göstermeye başladığını bildiriyor.

Gazete, Gordon Brown hükümetine destek yüzde 12’lere inerken, ana muhalefet Muhafazakar Parti’nin popülerliğinin ise yüzde 42’ye tırmandığını gösteren anket sonuçlarını aktarıyor.

Türkiye üzerinde artan baskı

Gazetenin içeriki sayfalarında göze çarpan bir haberse, Türkiye ile ilgili. Financial Times, İMF ile anlaşmaya varılması yönünde baskıların yoğunlaştığını yazıyor.

”Eğer Türkiye İMF ile görüşmelerde en az 20 milyar dolarlık bir kredi konusunda anlaşmaya varamazsa, Tayyip Erdoğan hükümeti yatırımcılar nezdinde güvenilirliğini kaybetme riskiyle karşı karşıya. Ayrıca enflasyon ve faiz oranlarını tek haneli rakamlara indirebilmek için Türkiye’nin önüne yıllardan sonra çıkmış en güzel fırsat geri tepilmiş olabilir.”

Financial Times’a göre anlaşmaya önem veren piyasa gözlemcilerinin uyarıları böyle.

Fakat İMF’nin kredi için şart koştuğu kemer sıkma politikalarını Başbakan Erdoğan’ın kabul edip etmeyeceği bilinmiyor. Gazeteye göre Mart ayındaki yerel seçimlerden önce Erdoğan’ın halkın önüne zorlu bir İMF reçetesiyle çıkmak istemeyişi anlaşılır olsa gerek.

Fakat bunun yanısıra Financial Times, Türk ekonomisinin şimdiye kadar Doğu Avrupa ülkelerine kıyasla krize karşı daha iyi göğüs gerdiğini de yazıyor.

Gazetenin sözlerini aktardığı bir analistin ifadesiyle, Erdoğan’ın pazarlık masasındaki tutumu, Türkiye’de ekonominin görece daha güçlenmiş olan vasıflarından da kaynaklanıyor.

İMF heyetinin anlaşmaya varmadan Türkiye’den ayrılmasına karşın, bunun şaşırtıcı biçimde borsayı çok az etkilediğini yazan Financial Times, ”çünkü yatırımcıların çoğu hele bir yerel seçimler atlatılsın İMF anlaşmasının bağlanacağını düşünüyor” diye bildiriyor.

Bisikletlerin makus talihi

Times gazetesinin satırlarında, Fransa’daki bisiklet projesinin acıklı seyrini okuyoruz.

Bundan 18 ay önce Paris belediyesinin hayata geçirdiği bisiklet projesi, çevre örgütlerinden şehir planlamalacılarına değin geniş bir yelpazeden alkış toplamıştı. Paris’in birçok noktasına yerleştirilen umumi bisikletleri makineye az miktarda para atıp kiralıyor, sonra işiniz bitince gene bir bisiklet noktasına geri bırakıyorsunuz.

Fakat Times’a göre Fransızların bisiklet rüyasına vandalizm ve hırsızlık olaylarının gölgesi düştü. Gazete, Fransız medyasının izini sürdüğü kayıp bisikletlerin Doğu Avrupa’da ya da Afrika’da ortaya çıktığını yazıyor.

Belediyenin özel hazırlattığı bisikletlerden 8 bine yakını kayıplara karışırken, kısa sürede kullanılmaz hale gelenlerin sayısı daha da fazla.

Hasarın nedenlerini internette görmek mümkün.

Times, video paylaşım sitelerine Parisli gençlerin koyduğu müzikli kliplerde, umumi bisikletlerin merdivenlerden aşağı hoyratça sürüldüğünü, bazılarının ağaç dallarına asılı halde bırakıldığını aktarıyor.

İsrail seçimleri

Daily Telegraph, İsrail’de seçim sandıklarından çıkacak sonucun şimdiden belli olduğunu düşünüyor. ”Tartışmasız sağa kayan bir İsrail”.

Gazete, merkezde yer alan Kadima partisi ile sağ kanat Likud arasında kıl payı bir farkla ya şu anki Dışişleri Bakanı Tzipi Livni’nin, ya da sağcı lider Benyamin Netanyahu’nun başbakanlık koltuğuna oturacağını düşünüyor.

Her ikisi de anketlerde başa baş görünüyorlar.

Fakat Daily Telegraph’a göre kim başbakan olursa olsun, neredeyse kesin görünen bir şey varsa, İsrail sağının ve dindar müttefiklerinin parlamentoda açık farkla çoğunluğu oluşturacağı.

Guardian’ın baş makalesi, İsrail sağının yükselişini ”tehlikeli” diye niteliyor.

Nispi temsile dayanan seçim sistemi, İsrail’de koalisyon hükümetlerini de beraberinde getiriyor. Guardian, marjinal oyları olan küçük partilerin hükümet pazarlığında anahtar konuma geldiğini yazarak, İsrail siyasetinde yıldızı hızla parlayan aşırı sağcı lider Avigdor Lieberman’a dikkat çekmiş.

Liebermann alarmı

İsrail vatandaşı Araplardan sadakat yemini talep eden Lieberman, aksi takdirde vatandaşlıktan çıkarılmalarını savunuyor.

Guardian’a göre, İsrail nüfusunun yüzde 20’sini hedef alan böyle bir politikanın savunucusu pazarlıklarda kilit konuma gelirse, barış sürecini yeniden yeşertecek bir zeminden bahsetmek hayli zor olacak.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu