MakalelerFutbol

İyi bir Scouting ekibi gerekiyor

 

A Milli Takım Teknik Direktörü Guus Hiddink, geçen hafta bir gazeteye verdiği röportajda şunları söylemiş: “Hollanda 15 milyonluk ülke ve son dönemde 5 yıldız yetiştirdi.

Eğer Hollandalılar bunu yapabiliyorsa 75 milyonluk Türkiye neden yapmasın?

Burada iyi bir scouting sisteminin olması gerekiyor. Kulüplere büyük iş düşüyor. Kulüpler araştıracak, bulacak, yetiştirecek ve bize sunacak.”

Bu demeçten çıkarılacak ilk sonuç, ülkemizde pek çok iş gibi scouting işinin de yarım yamalak yapıldığıdır.

Peki scouting nedir?

Genel anlamıyla arama / tarama demektir. Ben takipçilik diyorum. Scout ise takipçi anlamına gelmektedir. Bir futbol takipçisi (scout), futbolcular hakkında bilgi toplamak için ya kendi ya da kulüpler adına maçlara gider. Aslında iki tür takipçilik vardır. Oyuncu takipçiliği ve taktik takipçiliği.

Futbolun küreselleşmesiyle scouting statü ve önem olarak büyüdü.
Genç yetenekleri araştırmak bir yarışa döndü.

Mesela Chelsea kulübünün eski baş takipçisi (chief scout) Gwyn Williams’ın kulüpte çalışırken 77.000 oyuncuyu içeren bir veritabanı kullandığı bilinmektedir.

Bir kulübün yüzlerce takipçisi de olabilir.
Mesela Sevilla, 700 takipçi ile bir küresel ağ oluşturmuştur. Bir oyuncu takipçisi, hedef oyuncuları ilk elden değerlendirmek için olabildiğince maça gider.

Gelecek vaat eden oyuncuları belirlemek isteyen takipçiler ise 16-18 ve daha alt yaşları içeren turnuvalara gider. Yani takipçiler, yetenekli sporcularla profesyonel sözleşme imzalama düşüncesiyle futbolcuları değerlendirir.

İlk değerlendirme, bir oyuncunun istenilen teknik becerilere sahip olup olmadığını anlamaya çalışmaktır.

Takipçilerin ( Scout’ların) bir oyuncuda aradıkları 4 temel özellik vardır.

1.Teknik: Bir oyuncuda aranılan ilk şey, ilk topa dokunuşu ve yakın kontrolüdür. Buna “topa olan eğilim” denir. Bazı gençlerde topa ikinci dokunuş çalım olur.
İyi oyuncular, kafalarını kaldırır, topu alır ve hemen bir sonraki pası yapmaya bakar. Bu doğa bir yetenektir. Bir oyuncunun, birkaç kurnazlığı varsa bu mükemmel bir şeydir ama bu durum onları nasıl kullandığına bağlıdır.

2.Tempo: Teknikten sonra diğer en önemli şey tempodur. Defans oyuncuları, forvetler ve hatta kalecilerin tempoya ihtiyacı vardır. Genç oyuncular, bugünlerde atlet gibi olmak zorundadır.
Özellikle rakibini yenecek ve o anda oyunu değiştirebilecek ani tempo değişimi ve hız patlamalarına bakılır. Bazı genç oyuncular, büyüdükçe tempolarını kaybeder ama bu yanıltıcı olabilir. Çünkü ilerleyen yaşlarda fizik ve kuvvet daha az önemlidir.

3.Davranış: Bakılan bir diğer özellik ise bir oyuncunun topun olmadığı zamanlarda ne yaptığıdır. Kafası yukarıda olan, topu almak için boş alana hareketlenen, takım arkadaşına seçenekler verecek koşular yapan, rakiplerini pozisyondan çıkartan ve pası attığı zaman topu tekrar almak için hareketlenen oyuncular aranır.

İyi oyuncular asla olduğu yerde durmaz ve her zaman oyuna dahil olmaya çalışırlar. Hareketin en üst seviyesinde “farkındalık” vardır. Bazı oyuncular kendiliğinden nereye topu atacağını, takım arkadaşlarının nerede olduğu veya olması gerektiğini bilir.

Her zaman topu ayağında tutmadan ilk pasını atan oyuncular aranır. Bu farkındalıktır. Ayrıca kalenin ve kalecinin nerede olduğunu bulmak için oraya bakmak zorunda olmayan forvetler de takipçilerin gözdesidir.

4.Mizaç: Teknik, tempo, davranış (hareket)dan sonra kalan kısım mizaçtır. Çünkü bir takipçi yüzlerce maç seyreder ve teknik, tempo ve hareket olarak iyi olan bir genç görür. Fakat sıkı çalışma sadece bir başlangıçtır. Genci kulübe denemek için getirdiğinizde ve onu diğer benzer standartlarda gençlerle oynatıncaya kadar elinizde ne olduğunu tam olarak bilemezsiniz.

Aslında takipçilik (scouting) matematik değildir. Bir oyuncunun yeteri kadar iyi olduğunu asla bilemezsiniz. Şanslı iseniz öyledir. Saatlerce dondurucu soğukta beklemenize değer. Bu da gurur duyacağınız bir başarı olur.

Ersin Afacan

Kaynak: Nationalturk

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu