Fidel Castro DüşünceleriDünyaFutbolKübaPolitika

Fidel Castro’nun sorularına kim cevap verecek?

 

Dünya Kupası tüm dünyayı ekranlarının başına oturttu.
Para, heyecan, hareket, zıp zıp zıplayan top, stil futbolcular, basiretsiz hocalar, ırkçı vuvuzela tartışmaları gırla gidiyor…

Ancak birileri de sinsi sinsi birşeyler yapıyorlar…
Dünyanın onurlu ülkelerinden Küba’nın efsane lideri Fidel Castro çok önemli gelişmelere dikkati çekiyor…
Çekmeklede kalmıyor.
Dünya’daki sahte liderlere ve politikacılara örnek olacak bir dizi sorularda soruyor.
İşte yaşayan en büyük lider Fidel Castro’nun Kaçınılmaz Çatışma adlı son yazısı; 

KAÇINILMAZ ÇATIŞMA

Geçtiğimiz günlerdeki yazımda, ABD tarafından sürdürülen politikaların sonucunda gerçekleşmek üzere olan trajediyi tüm dünyanın unutacağından bahsetmiştim.

ABD’nin sinsi ve haince eylemlerine, bilimsel ve teknolojik gelişme sonucu elde edilen ekonomik büyümesine, kendi çalışkan halkının yanısıra tüm dünya halklarının emeklerine el koyan küçük bir azınlığın safahat içinde yaşamasına alışkınız.

Sınırlı yaşamsal kaynakları tüketilen ve kirletilen dünyamızdaki yaklaşık 7 milyar insan şikayet etmesin de kim etsin? İşçiler, emekçiler, topluma hizmet edenler, emekliler, işsizler, sokak çocukları ve temel ihtiyaçlarını karşılayamayan 7 milyarlık çoğunluk.

Onları koruması gereken düzenin kolluk kuvvetlerinden nasıl muamele görüyorlar?
Tepeden tırnağa silahlı polisler tarafından öldüresiye dövülenler kim?
Herkesin her yerde, ABD’de bile, her televizyon kanalında veya her basın organında görebileceği sahneleri tarif etmeme gerek yok.

İnsanlığın kaderini ellerinde tutanların karanlık projelerini ifşa etmek ve bu mantık dışı düzeni dayatmalarına karşı çıkmak gittikçe daha zorlaşıyor.

Granma ve CubaDebate internet sitelerinde yayınlanan 30 Mayıs ve 10 Haziran günleri arasındaki son yazılarımda ne yazmıştım?

Yakın geleceğe dair ana unsurlar artık serbest bırakılmıştır ve artık geri dönüş yoktur.

Geri dönüşü olmayan olgulardan bir tanesi; Cheonan olayı

Siyasi alanda gündemler gerçekten çok tehlikeli.

Serbest bırakıldığından ve geri dönüşü olmadığını belirttiğim olgulardan bir tanesi Cheonan olayıdır. Güney Kore donanmasının gözbebeği olan bu gemi 26 Mart günü birkaç dakika içinde batarken 46 denizcinin ölmesine ve çok sayıda denizcinin de yaralanmasına sebep oldu.

Güney Kore hükümeti gemiyi batıran patlamanın içeriden mi yoksa dışarıdan mı olduğunun öğrenilmesi için derhal soruşturma başlattı. Dışarıdan bir patlamanın gemiyi batırdığı anlaşılınca geminin batmasından Pyongyang rejimi sorumlu tutuldu.
Kuzey Kore’nin elinde sadece eski model Sovyet torpidoları bulunuyor.
Patlamalara bunların sebep olmadığı aşikar.

Olayın ardından Güney Kore hükümeti sınır bölgesinin 11 farklı yerine yerleştirdiği hoparlörlerden propaganda yayını yapmaya başladı.
Sonra 2004 yılından beri kullanılmayan bu hoparlöre karşı yapılan açıklamada Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti Silahlı Kuvvetleri yayının durdurulmaması halinde hoparlörlerin imha edileceği, ayrıca Güney Kore başkenti Seoul’un bir ateş cehennemine çevrileceği uyarısında bulundu.

Geçtiğimiz Cuma günü Güney Kore Ordusu, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi olayla ilgili kararının açıklanmasının ardından benzer uygulamalara başlayacağını ilan etti.
İki Kore cumhuriyeti de tetiğe basmaya hazır durumda.

Ancak Güney Kore en yakın müttefiki ABD’nin gerçekte olanları yapabileceğini tahmin bile edemezdi.
1 Haziran 2010 tarihinde Global Research’de yayınlanan araştırmacı gazeteci Wayne Madsen’in açıklaması olayı tamamen aydınlatıyordu. ABD, Cheonan’ın altına bir mayın yerleştirmişti. Yazıda Kuzey Kore’nin son derece gelişmiş denizaltı izleme kabiliyeti olan Cheonan’ı habersiz batırabilecek denizaltı, roket veya silaha sahip olmadığı gerçeğinden hareket ediliyor.

Kuzey Kore yapmadığı bir eylemden sorumlu tutularak suçlanıyordu. Acil gelişmeler üzerine Kuzey Kore lideri Kim Jong Il zırhlı trenle Çin’e gitti. Kontrolden çıkmışçasına gelişen gündem karşısında Güney Kore hükümetinin yaşanan olay için başka bir sebep arayacak vakti yoktu.

Dünya Kupası zamanı bir yandan sportif bir mutluluk havası hüküm sürerken, diğer yandan Dünya’da  kara bulutlar çoğalıyor.

ABD’nin niyetleri uzunca bir dönemdir apaçıktı. ABD hükümetinin izlediği siyaset artık başka ihtimallere imkan vermeyecek şekilde ilerliyor.

ABD, İran, İsrail ve Ortadoğu Olayı

İsteklerini kaba kuvvetle dayatmaya alışık olarak, İran’ın uranyum zenginleştirdiği tesislerin İsrail tarafından modern savaş uçakları ve gelişmiş silahlarla vurulmasını istiyor.
ABD, İran ile sınırı olmayan İsrail’e bunun için bir öneri bile götürdü. Buna göre Suudi Arabistan, İsrail savaş uçaklarının yolunu çok kısaltacak şekilde bir hava koridoru sağlanmasına izin verecekti.

Bazı ayrıntıları İsrail istihbaratı tarafından açıklanan plana göre savaş uçakları hedefleri dalga dalga vuracaktı.

12 Haziran Cumartesi günü Batı basını Suudi Arabistan tarafından İsrail’e açılan hava koridorunu haberleştirdi.
Benzer bir anlaşma ABD ile Suudi Arabistan arasında önceden imzalanmış ve İsrail uçakları planlanan İran saldırısı için tatbikat yapma fırsatı bulmuşlardı.

İsrail hükümet yetkilileri hiç bir şeyi reddetmediler.
Sadece uluslararası kamuoyunun İran’daki nükleer gelişmelerden çok rahatsız olduğunu belirttiler.

Ortadoğuda  savaş hazırlıkları

13 Haziran günü London Times güvenilir istihbarat kaynaklarına dayandırdığı haberde Suudi Arabistan’ın İsrail’e İran’a saldırabilmesi için hava sahasında bir koridor veren anlaşma yaptığını yayınladı.
Tahran’a yeni atanan Suudi elçisi Mohammad bin Abbas Al Kalabi’yi kabul eden İran Cumhurbaşkanı Ahmedinejad, İran ile Suudi Arabistan’ın yakın ikili ilişkiler geliştirmesini istemeyen düşmanların olduğunu belirtirken, iki ülke yan yana durursa düşmanların saldırganlığının püskürtüleceğini açıkladı.

Bana göre İran açısından bakılırsa ardında ne sebep olursa olsun yapılan açıklama yerindedir. Muhtemelen Arap komşularını mahçup duruma düşürmek istemedi.

Yankiler olayla ilgili tek kelime etmedi. Bu da İran’daki yönetimi devirmek için artık bastırılmaz dereceye gelen isteklerinin bir göstergesi.

Fidel Castro’nun cevap isteyen soruları;

Artık bazı soruları sormaya hakkımız olduğunu düşünüyorum:

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, Güney Kore savaş gemisi Cheonan’ın batırılmasını ne zaman analiz edecek?

Kore’de tetikler çekilince BM Güvenlik Konseyi ne yapacak?

Suudi Arabistan’ın ABD’nin de parçası olduğu bir anlaşmayı onaylayarak, hava sahasında bir koridor açmak suretiyle ABD tarafından sağlanan nükleer silahların İran tesislerine karşı İsrail savaş uçakları tarafından saldırmak için kullanılması imkanını verdiği doğru mudur?

Bu cehennem habercisi gibi gelişmeler Dünya Kupası maçları arasında unutulup gidiyor, kimsenin umurunda olmaksızın.

Fidel Castro Ruz

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu