Röportaj

Yabancı Gözü ile Ergenekon Soruşturması

Gareth Jenkins Röportajı

 
Gölbaşı’nda cephanelik bulunmasını, Türkiye’de pek çok gazeteci, Ergenekon soruşturmasının gitmesi gerektiği yöne doğru ilerlemesini sağlayacak bir gelişme olarak nitelendiriyor.

1989’dan bu yana İstanbul’da yaşayan ve Türkiye’de asker sivil ilişkileri, güvenlik ve istihbarat konularında çeşitli yayın kuruluşlarına danışmanlık yapan yazar Gareth Jenkins ise Ergenekon soruşturmasının giderek doğruluk payı taşıyan özünden uzaklaştığı görüşünü savunuyor. BBC Jenkins’e neden böyle düşündüğünü sordu…

‘Her dalga, odaktan daha da uzağa gidiyor’

Gareth Jenkins: Ergenekon soruşturması odağında bir doğruluk payı taşıyor. Geçmişte, gizli operasyonlar gerçekleştiren bazı kişilerin nihai olarak hükümeti istikrarsızlığa sürüklemek için bir örgüt oluşturduklarına inanıyorum. Bu örgütün liderleri de 2008 yılı Ocak ayında gözaltına alındılar. Ancak, soruşturmanın kapsamı, organize bir suç örgütüne yönelik olmaktan giderek hükümet muhaliflerini, özellikle de laiklik konusunda katı fikirleri olanları da içine almaya başladı. Soruşturmanın her dalgası, asıl odaktan giderek daha da uzağa gidiyor.

BBC: “Geçmişte bazı gizli operasyonlar yürütmüş kesimlerin kurmuş olduğu” bir örgütten söz ettiniz. İddianamenin odağını bu gizli operasyonlar veya kurulduğu söylenen örgüt aracılığıyla işlenen birçok olası suç oluşturmuyor. Bu kişiler asıl olarak hükümete darbe girişiminden dolayı yargılanıyorlar. Bunu nasıl yorumluyorsunuz?

Gareth Jenkins: İncelemeyi ancak birkaç haftalık bir sürede tamamladığım 2500 sayfalık iddianamede pek çok çelişki var ve çok çeşitli söylentilere dayanıyor. Örneğin, iddia edilen Ergenekon örgütüyle bağlantısı kurulan emekli General Şener Eruygur, iddianamenin 400’lü sayfalarında, örgütün öldürmeyi planladığı kişiler arasında sayılıyor. Bazı sağlam deliller de var, ama bu deliller birçok söylenti arasında kaybolmuş.

‘Ergenekon’un liderleri var kadroları yok’

BBC: Söz konusu grubun odağında geçmişte gizli operasyonlara katıldığı iddia edilen kişilerin yanı sıra, siyasi parti liderleri, akademisyenlerin hatta yargı mensuplarının da adı geçiyor. Sizce tüm bu kişileri bir araya getirebilecek bir ortak payda olabilir mi?

Gareth Jenkins: Ben bunu imkânsız görüyorum. Derin devletin Türkiye’de bir dönem var olduğunu biliyoruz. Hatta geçmişteki gücüne sahip olmasa da hâlâ kendisini devam ettiriyor. Ancak, derin devlet denen şey her zaman örgütler arası bir ağ biçiminde var olmuştur, yoksa tek bir liderin yönettiği tek bir örgütlenme değildir.

Bu örgütler de mantığı gereği çok küçük gruplardan oluşur ve yaptıkları işler de büyük bir gizlilik içinde gerçekleşir. Ergenekon iddianamesinde adı geçen isimlere baktığınızda ise, tanınan, bilinen, üst düzey isimlere rastlıyorsunuz ki bu kişilerin bu tip gizli örgütlenmeler içinde yer almaları ya da liderliğini yürütmelerini ben pek olası görmüyorum. Dolayısıyla, iddia edildiğine göre ortada pek çok lider var ama sözü edilen bombalamaları, suikastları yapacak kadrolar yok.

Derin devlet’ kavramı bir şey açıklıyor mu, konuyu daha anlaşılmaz mı kılıyor?

BBC: “Derin devlet” kavramı özellikle Türkiye’de kullanılıyor ve kimi zaman devletin gerisinde, devleti yöneten, hesap vermeyen asıl iktidar gibi anlamlar da kazanıyor. Şimdiyse bu “derin iktidarın” tasfiye edilmekte olduğu söyleniyor. Siz de yabancı bir gözlemci olarak bu kavramı kullanıyorsunuz. Bir olguyu açıklamak için kullanılan bu kavramın, konuyu daha anlaşılmaz kıldığı yolundaki eleştirileri nasıl değerlendiriyorsunuz?

Gareth Jenkins: Bence bu kavram kullanılmaya değer, çünkü dünyanın her ülkesinde bulunan bir şey değil. Tabii ki, kökeni NATO’nun Sovyet tehdidi altında gördüğü ülkelerde kurduğu Gladyo türü örgütlere gidiyor ve kendi kendilerine örgütlenmeye gidecek çekirdek gruplar oluşturmaya dayanıyor. Kendi örgütlerini kurma mantığıyla eğitilen bu gruplar, Türkiye’de 1990’lar boyunca PKK’yla savaşmak için örgütler oluşturdular. Ancak bu örgütler arasında sağlam bir koordinasyon ve komuta yoktu.

Tüm bu gruplar geniş bir cezasızlıktan, yargı muafiyetinden yararlandılar. Bu tip bir örgütlenme, Türk ordusunun merkezinde bulunan birinin veya birilerinin yönettiği bir örgütlenme anlayışından çok farklı bir şey. Dolayısıyla “derin devlet” kavramı anlamlı bana göre. 1990’lardan sonra olan da bu grupların, serbest çalışır bir hale gelip suç örgütlerine dönüşmesidir.

‘Demokratik olmayan iki gücün yargı üzerinden kavgası’

BBC: Siz Ergenekon soruşturması sürecinin, demokratik olmayan iki gücün iktidar mücadelelerini yargı üzerinden vermesi olarak görüyorsunuz. Bu güçlerden kimleri kastediyorsunuz?

Gareth Jenkins: Türkiye’de maalesef, yargı sisteminin her zaman ideolojik amaçlarla kullanıldığını görüyoruz. Başbakan Menderes’in 1960’larda idam edilmesinden, daha sonraları komünistler ve Kürt milliyetçileri üzerinde bu şekilde kullanılmıştır. Geçtiğimiz 18 ay içinde ise yargı içerisindeki Kemalist bazı kadroların, AKP’ye kapatma davası açtıklarını gördük. Ergenekon davasında ise, AKP’ye yakın kadroların güçlerini, Kemalistlere karşı yürüttükleri ideolojik savaşta kullandıklarını gözledik.

Bence bu kavganın iki tarafı da demokrasiye ya da hukukun üstünlüğüne inanan kesimler değil. AKP’nin Ergenekon davasına dâhil olup olmadığı konusunda değerlendirebileceğimiz birkaç olasılık var. Burada, soruşturma hükümetin emriyle yürütülüyor yerine, ben hükümetin, bazı savcılara hoşgörü göstererek alan açmaları olarak değerlendiriyorum. Burada masum insanların hapse atılabilmeleri olasılığı üzerinden bir trajedi yaşanıyor. Bence, bir başka büyük trajedi de, tüm bu karmaşa içinde, gerçek suçluların muhtemelen cezadan kurtulacak olmaları.

‘Hükümet karşıtı olmak ve darbeci olmak farklı şeylerdir’

BBC: Soruşturmada adı geçen herkesi bir araya getiren en önemli ortak paydanın hükümet karşıtlığı olduğunu söyleyen pek çok yorumcu var. Ancak, gözaltına alınan kişilerin çoğu Adalet ve Kalkınma Partisi daha kurulmadan çok önceden siyasetin içinde bulunan ya da kamu görevleri almış kişiler. Siz de soruşturmada bahsedilen örgütlenmenin kökenin on yıllar öncesine gittiğinden söz ediyorsunuz.

Gareth Jenkins: Soruşturma çerçevesinde tutuklanan kişilerin AK Parti’nin iktidardan gitmesini isteyeceklerine şüphe yok. Ancak, bence bu kişiler AK Parti’den kurtulsalar bile yerine başka birilerinin koyulması gerektiğini bilecek kadar gerçekçi kişiler. Şimdiyse hükümeti devirmeye çalışan bir terör örgütüne üye olmak ve eylemler yoluyla ülkeyi istikrarsızlaştırıp darbe yapmaya çalışmakla suçlanıyorlar. İktidardaki bir siyasi partiye karşı olmakla darbe yapmak için böylesine terörizme başvurmak çok farklı şeylerdir.

BBC: Siz ayrıca, tutuklananlar arasında suç işlemiş olanların yanında, hükümet karşıtı olan ancak suça karışmamış kişiler olduğunu da savunuyorsunuz.

Gareth Jenkins: Soruşturma, 2007 yazında İstanbul Ümraniye’de bir gecekonduda bombalar bulunması üzerinden başlatıldı. Buradan yola çıkarak, sağ görüşlü bir grubun, hükümeti devirmek için saldırılara hazırlandığı sonucuna varıldı. Bu kişilere yöneltilen suçlama çerçevesinde yargılanmaları çok doğruydu.

Ancak, sonrasında, AK Parti’ye sempati besleyenlerin, hükümet karşıtlarına da yöneldiklerini görüyoruz. Gözaltına alınan kişiler arasında aşırılık yanlısı, ırkçı görüşlere, anti-semitik bir bakış açısına sahip insanlar da var ve ben bunların görüşlerine katılmıyorum. Ama birilerinin terörist bir örgütte aktif olarak yer alması ile beğenilmeyen görüşlere sahip olması arasında bir fark vardır.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu