Futbol YazılarımGüncelPolitikaTürkiyemiz

Beyoğlu’na giderken, benim amacım farklıymış !

Bu sabah birkaç gündür süren yağıştan sonra açan güneşin de verdiği keyifle Beyoğlu’na çıkıp orada kahvaltı edeyim dedim.

Osmanbey trafiğine girmemek için metroyu tercih ettim.
Saat 11 sularında Taksim istasyonunda indiğimde kalabalığın içinde bir kız çocuğunun ağladığını gördüm.
Kızın yanında hemen saçları beyazlaşmış bir adam ve genç bir kız yanaşarak panik içinde ağlayan çocuğa yardıma gitti.
Hemen teskin etmeye çalışarak bir banka oturttular.

Onlar yanında olduğu için rahattım ama aynı yaşlarda benim de kız çocuğum olduğu için yardım edenlerin yanına yaklaştım.

Çocuğun babasıyla birlikte Osmanbey’den metro’ya binerken babasının durakta kaldığını onun babasız bir şekilde Taksim’e ulaştığı için ağladığını yanındaki yardımsever vatandaşlarımızdan öğrendim.
Çünkü kız çocuğu heyecandan konuşamıyordu bile…

Elinde 3 tane telsizli görevli 10 metre mesafede birbirlerini haberdar ederek Osmanbey’de babasının olduğunu söylüyorlardı.

Kızın heyecandan ağzının kuruduğunu böyle durumlarda ilk ihtiyaçlarının su olduğunu hatırlatarak görevlilerden çocuğa su getirilmesinin iyi geleceğini söyledim.

Sivil görevlilerden bir tanesi üst katta var dedi!
Arkasından da Osmanbey’e hareket etmekte olana metroya bindi gitti!

Bir diğerine gittim ve ona söyledim. Cevap vermeden gitti!
Dönüşünde elinin boş olduğunu gördüm.
Neyse dedim ve  hiç bir şey demeden üstünde turuncu yelek olan güvenlik görevlisinin yanına yaklaşarak sessizce su ihtiyacını yineledim.

Sessizce istememim sebebi de çocuğun ihtiyacıyla ilgili insani bir gereksiniminin olması konusundaki zorluğa şahit olmamasını istememden kaynaklanıyordu!

Elinde telsiz bulunan güvenlik görevlisi  rahmetli Ayhan Işık vari bir halde “aşağıda var” dedi.
Bende “birisi getiremez mi neticede burada yaşlıların ve çocukların ilk yardıma müdahil bir durumu olduğunda hiç kimse bir yardım müdahalesinde bulunamıyor mu” dedim.

Aldığım cevap ” Senin amacın farklı!” oldu.

Benim amacımın sadece bir bardak su olduğunu tekrarladım.
Ama tarz sabitti bir kere !

“Biz ihtiyacı varsa gelsin aşağıya ona çay da ikram ederiz” diyerek devam etti.

Görevliler görevlerini otomatiğe mi bağlamışlardı?  Yoksa, onlar da görev anında siyasi kaygı politikalarını mı yaşıyorlardı anlayamadım.

Güvenlik kartına baktım.
Adını yazan bölüm ters tutuluyordu (!’)
Ama tarz artık sabitlendiği için sesini yükselterek ”  Adım Zeki Bozkurt,  Bilecik doğumluyum git istasyon amirine şikayet et” diyerek  son noktayı koydu.

İstasyondan çıktım Beyoğlu’na geldim. Saray Muhallebicisinin kapısına geldim. İçimden bir ses “Senin amacın farklı buraya girme dedi.”
Ben de içimdeki sese uydum geldim burada yazdım, birazdan aynı satırları Saray Muhallebicisinin sahibi Kadir Topbaş Bey’e yazacağım..
Bakalım Kadir Bey de amacımızın farklı olduğunu mu düşünecek yoksa İstanbullu vatandaşlarının burada acil durumlar karşısında ihtiyaçlarının sağlanmasına karşı bir önlem alacak mı?

Hürser Tekinoktay

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu