FutbolMakaleler

Olympique Lyonnais sıra dışı bir Kulüp

Olympique Lyonnais son yedi yıldır fırtına gibi esen bir takım var Fransız liginde. Hem oynadığı futbol keyif veriyor hem de performansı.

Son yedi yılın şampiyonundan, Olympique Lyonnais’ten söz ediyoruz. Birazdan hikayesini de okuduğunuzda, sıradan bir kulübün nasıl sıra dışı bir kulüp haline geldiğini göreceksiniz. Bu çok ilginç bir hikaye aslında. Buradan Türk futbol kulüplerinin ve yönetimlerinin alacağı çok önemli dersler bulunuyor. En son şampiyonlar Ligi’nde bu yıl yeniden gruptan çıktılar. Statları sürekli dolu oynuyorlar ve Fransız Ligi’nde şu anda da lider durumdalar. Bunlar artık O.Lyon için kanıksanmış şeyler Fransa’da. En güçlü rakipleri de onları şimdi Lig’de ikinci sıradan takip ediyor, diğer alanlarda da olduğu gibi. O.Lyon’un gerçekten sıradan bir takım olarak karşımıza çıktığı yıllarda, bu denli başarılı olabileceğini kimse kestiremezdi belki ama bir kişi vardı ki onun hedefleri daha o zamanlardan çok farklıydı. O.Lyon’u Avrupa’nın en zengin ve en başarılı kulüplerinden birisi yapmayı kafasına koymuş birisi. Başkan’dan yani Jean-Michel Aulas’dan söz ediyoruz. Yaşam O.Lyon için rutin bir şekilde devam ederken, bay Aulas’ın 1987’de kulübün başına geçmesiyle her şey (birden olmasa da) zaman içinde sanki bir sihirli değnek dokunmuşcasına değişmeye başladı ve ortaya her yıl Şampiyonlar Ligi’ne giren, 200 milyon Euroluk gelire sahip, yedi yıldır şampiyonluğu kimseye kaptırmayan bir takım çıktı. O.Lyon’u başarıya götüren bu süreç nasıl çalıştı ve ne tür stratejiler uygulandı bunları incelemek gerekiyor. Her yıl Deloitte’un zenginler ligine giren, yüzmilyonluk bütçe ve gelire sahip bu takımın, kulübün başarısının arka planında doğru yönetim stratejilerinin uygulandığını görüyoruz. Doğru ve yerinde yönetsel stratejilerin yaşama geçirilmesi, sportif ve mali performansın nerelere ulaşabileceğini göstermesi bakımından O.Lyon incelenmeye değer bir model…O.Lyon belki de bu alanda en mütevazı ve başarılı örneklerden birisi olarak karşımızda duruyor.

Olympique Lyonnais’in kısa künyesi

1950 Yılında kurulan Olympique Lyonnais’te 1987’den bu yana Jean-Michel Aulas başkanlık yapıyor. Olympique Lyonnais’u sadece bir futbol kulübü olarak görmemeli. Medya’dan eğlence sektörüne; Turizm’den Sigorta’ya kadar geniş bir yelpaze içinde ekonomik faaliyette bulunan bu kulübün temelde gelirleri;

  •  Maç günü gelirleri,
  •  Medya hakları/gelirleri,
  •  Reklam ve sponsorluk gelirleri,
  •  Logolu ürün satımı ve marka gelirleri,
  •  Oyuncu ticareti gelirlerinden oluşuyor.

Bugüne kadar Fransız 1.Ligi’nde olağanüstü bir performans gösteren O.Lyon son yedi yılın şampiyonu. O.Lyon sadece lokal değil, aynı zamanda Avrupa Kupaları’nda da aldığı başarılı sonuçlarla sürekli marka ve piyasa değerini yükseltiyor. Şampiyonlar Ligi’ne dokuz kez katılan O.Lyon üç kez çeyrek final oynadı.

Takımın başında 47 yaşında bir Fransız hoca, Claude Puel bulunuyor. 17 yıl Monaco formasını giyen Puel 6 Temmuz 2008 tarihinde Alain Perrin’in yerine O.Lyon’a teknik direktör oldu.

OL Grubun (2007-2008) Temel Mali Göstergeleri
Toplam Cirosu
€M 211.6
Faaliyet Karı
€M 27.1
Net karı
€M 19.9

Statyum Bilgileri
İsmi: Stade Gerland
Resmi Açılış: Mayıs 1926
Yenileme: 1982 & 1998
Kapasite: 42,000 koltuk
Rekor Seyirc : 48,552; Lyon-Saint Ettienne, 1980
Sahanın Boyutu: 112*65 metre

Olympique Lyonnais’in Sportif Performansı

• Ligue 1 Şampiyonluğu
2001/02, 2002/03, 2003/04, 2004/05, 2005/06, 2006/07, 2007/08
• Trophée des Champions Şampiyonluğu
1972/73, 2001/02, 2002/03, 2003/04, 2004/05, 2005/06, 2006/07
• Fransa Kupası Şampiyonluğu
1963/64, 1966/67, 1972/73, 2007/08
• Ligue 2 Şampiyonluğu
1950/51, 1953/54, 1988/89
• Ligue 1 Kupası Şampiyonluğu
2000/01’den bu yana Şampiyonlar Ligi’nin müdavimi olmuş bir kulüp olarak O.Lyon bu organizasyonda 3 kez çeyrek finale çıkma başarısı gösterebildi. Aynı süreçte Şampiyonlar Ligi’nden kazandığı paranın toplamı ise 95.2 milyon Euro’ya ulaşıyor. Sürekli Şampiyonlar Ligi’nde mücadele etmek O.Lyon’a bir yandan hatırı sayılır bir para kazandırırken; diğer yandan devamlı olarak ta marka değerini arttırmasına olanak sağlıyor.

O.Lyon’un Şampiyonlar Ligi serüveninde gösterdiği performans aşağıdaki tablo ile okurun dikkatine sunuluyor.

Sezon

Yükseldiği Tur

2008/09

Gruplardan 2. olarak çıktı. Barcelona ile çeyrek final için mücadele edecekler.

2007/08

Gruplardan Çıktı. İlk 16’ya kaldı.Man. Utd.’a elendi

2007/06

Gruplardan Çıktı. İlk 16’ya kaldı.Roma’ya elendi

2006/05

Çeyrek Finalde Milan’a elendi.

2005/04

Çeyrek Finalde PSV’ye  elendi.

2004/03

Çeyrek Finalde Porto’ya elendi

2003/02

Gruplardan çıkamadı. UEFA’ya gitti.

2002/01

Gruplardan çıkamadı. UEFA’ya gitti

2008/09 Şampiyonlar Ligi sezonunda Bayern, Fieorentina ve Steaua ‘un bulunduğu F grubunu tek mağlubiyetle 11 puanla ikinci sırada tamamlayarak ilk 16’ya kaldılar. İlk 16’dan çeyrek finale çıkabilmek için ise Barcelona engelini aşmak zorundalar. Puan durumu aşağıda gösterilmektedir.

Group F

O

G

B

M

A

Y

P

Bayern

6

4

2

0

12

4

14

Lyon

6

3

2

1

14

10

11

Fiorentina

6

1

3

2

5

8

6

Steaua

6

0

1

5

3

12

1

Olympique Lyonnais bugüne kadar 142 Avrupa maçına çıkmış ve bu maçların yaklaşık yarısını (72 adedini) kazanırken, 28 maçta yenilmiş; attığı 241 gole karşılık ta filelerinde 175 gol görmüş… Sadece Şampiyonlar ligi değil, aynı zamanda diğer kupalarda da başarılı bir performans sergileyen O.Lyon , 2002’den bu yana da Şampiyonlar Ligi’nde mücadele ediyor…

Turnuva

O

G

B

M

A

Y

Şampiyon Kulüpler ve Şampiyonlar Ligi

80

40

18

22

139

90

Kupa galipleri Kupası

22

9

5

8

31

28

UEFA Kupası

40

23

5

12

71

57

Toplam

142

72

28

42

241

175

O.Lyon’un göz kamaştıran mali performansı
Fransız 1.Ligi’nde son yedi yıldır şampiyonluğu kimseye kaptırmayan O.Lyon gerçekten mucize bir kulüp.

Birazdan kulübün kısa tarihsel gelişimini okuduğunuzda da bu sıra dışı gelişim ve değişime tanık olacaksınız. Sadece sportif açıdan değil aynı zamanda mali ve iktisadi açıdan da diğer Fransız kulüplerine O.Lyon çok ciddi farklar atmış durumda. O.Lyon aynı zamanda Deloitte’un her yıl geleneksel olarak düzenlediği en zengin yirmi kulüp sıralamasına da giren tek Fransız kulübü… 2006/07 mali verileri baz alınarak yapılan yeni sıralamada 141 milyon euro yıllık geliriyle on üçüncü sırada yer alıyor. 2005-2006 para liginde de 127,7 milyon euro yıllık geliriyle on birinci sırada yer almış olna bu Fransız kulübü her geçen gün iktisadi, mali ve sportif anlamda kendisini geliştiriyor, oynadığı futbol, hayranlık uyandırıyor.

O.Lyon’un son yedi yılda gösterdiği sportif performans adeta göz kamaştırıyor. Fransız 1.Ligi’nin bu en başarılı kulübü adeta tek başına ligi domine ediyor. O.Lyon sadece lokal başarılarla yetinmiyor. Onlar aynı zamanda son sekiz yılda 3 kez Şampiyonlar Ligi’nde çeyrek final oynama başarısı gösterdiler.

O.Lyon’un iktisadi ve mali durumuna baktığımızda ise gelirlerini 2002/07 yılları arasında %96 artırdığını görüyoruz.

O.Lyon’un grup olarak konsolide tabolarına bakıldığında ise toplam cironun bir önceki yıla göre %28 artarak, 166 milyon Euro’dan 214.1 milyon Euro’ya ulaştığını görüyoruz. Oyuncu transferlerinden elde olunan gelirler hariç olmak üzere cironun 140,5 milyon Euro’ya ulaşması kulübün sağlam ve sağlıklı bir gelir yapısının da olduğunu ortaya koyuyor. Net karlılığı da bir önceki yıla göre %16 artarak, 18,5 milyon Euro’ya ulaşmış durumda.

O.Lyon Grubun Konsolide Gelirleri (Milyon Euro)

 

 

30.06.2007

30.06.2006

Tutar

payı

Tutar

payı

Bilet satışı

21,5

0,10

21

0,13

Sponsorluk ve reklam Geliri

18,1

0,08

13,9

0,08

Yayın hakları

69,9

0,33

68,9

0,42

Merchandising Gelirleri

31

0,14

23,8

0,14

Oyuncu Transfer Gelirleri

73,5

0,34

38,4

0,23

Toplam

214

1,00

166

1,00

 

Toplam ciro içinde ise en önemli gelir kalemini ise 73,5 milyon Euro ve %35’lik payla Oyuncu transfer gelirleri oluşturuyor. İkinci büyük gelir kalemini ise %33 ile naklen yayın gelirleri oluşturuyor. (Bu gelirlere Şampiyonlar Ligi gelirleri de dahil edilmiştir.)

OL

Giderek sağlam ve sağlıklı bir mali yapıya sahip olan O.Lyon rakipleriyle arasındaki farkı da her geçen gün açıyor. Şu anda bulundukları konum itibariyle sportif ve mali bakımından Fransa’nın en güçlü ekibi durumundalar. Aşağıdaki tablodan da görülebileceği üzere O.Lyon sahip olduğu bütçe ile en yakın rakibi O.Marsilya’ya yaklaşık 90 milyon Euro fark atmış durumda.

Fransız 1.Ligi’nde En Yüksek Bütçeye sahip beş Kulüp
(Milyon Euro)

 

Olympique Lyonnais

172,6

Olympique de Marseille

87,8

Paris Saint Germain

83,9

AS Monaco

78,6

OSC Lille

78,5

 

Sadece bütçe olarak değil, aynı zamanda oyuncularının bonservis bedelleri üzerinden hesaplanan piyasa değeri bakımından da O.Lyon rakiplerine ciddi farklar atmış durumda. Aralık 2008 itibariyle O.Lyon’un piyasa değeri 212,6 milyon Euro’ya ulaşırken, en yakın rakibi O.Marsilya’nın piyasa değeri sadece 118,8 milyon Euro…Arada 100 milyon Euro’nun üzerinde bir fark bulunuyor. Bu fark Başkan Aulas’ın bundan sonra izleyeceği transfer politikasıyla daha da açılacağa benziyor…

Fransız 1.Ligi’nde Piyasa Değeri En Yüksek Beş Takım (Aralık-2008)

 

Kulüpler

Toplam Oyuncu sayısı

Piyasa değeri (Euro)

Oyuncu başına Piyasa değeri(euro)

Olympique Lyonnais

34

212.600.000

6.252.941

Olympique Marseille

31

118.850.000

3.833.871

Girondins Bordeaux

25

107.000.000

4.280.000

AS Saint-Etienne

28

85.100.000

3.039.286

FC Paris St. Germain

24

76.700.000

3.195.833

 

Sportif başarısını mali başarıya, mali başarısını da sportif başarıya dönüştürme becerisini gösterebilen nadir kulüplerden birisi olan O.Lyon 2005-06 sezonunda, Canal Plus’ın 600 milyon euro ödeyerek satın aldığı Fransız Ligi naklen yayın haklarından ve Şampiyon Kulüpler havuzundan gelen yayın gelirleriyle, bir önceki yıla göre gelirlerinde önemli artışlar sağladı. Sadece naklen yayın gelirlerini bir önceki yıla göre %50 artırarak, 69,5 milyon Euroya yükselttiler. Kısacası O.Lyon başarı döngüsü olarak nitelendiğimiz (Sportif başarımali başarısportif başarı) süreci çok iyi yöneten ve bundan maksimum verimliliği sağlayan bir kulüp olarak karşımıza çıkıyor. Nitekim bu başarılarını bir de sermaye piyasasına taşıma performansı sergilediler. 1999 yılında çıkan, futbol kulüplerinin halka arzlarını yasaklayan yasanın 2006 sonunda değiştirilmesi ve Fransız Futbol Federasyonu’nun verdiği izinle 2007 yılında borsaya açılan ilk Fransız kulüplerinden birisi olan O.Lyon bu halka arzdan da önemli gelirler elde etti. Başkan Jean Michel AULAS, borsadan gelen parayla stat kapasitesinin artırılacağını ifade etti.

26 Ocak 2007 tarihinde 24,20 Euro birim hisse fiyatı ve 314.6 milyon Euro piyasa fiyatından, sermayesinin %28,93’lük kısmını halka arz eden Olympique Lyonnais S.A. Paris Borsasında işlem görmeye başladı. Küresel kriz nedeniyle Olympique Lyonnais S.A.’nın piyasa değeri de bugünlerde 104.1 milyon Euro civarında bulunurken, hisseleri de Paris borsasında 7,94 Euro’dan işlem görüyor.

26 Aralık 2008 itibariyle Olympique Lyonnais S.A.’nın Hisse Senedi Fiyat Gelişimi

OL

41.000 kişi kapasiteli “Stade Gerland’s”ta ortalama 38.500 seyirciye oynayan kulüp, 2006-07 sezonunda 26.000 kombine kart satma başarısı gösterdi. Kulübün ortalama seyirci sayısındaki gelişimi aşağıdaki grafik bize gösteriyor. 1998-99 sezonuna kadar ortalama 20.000 civarında bir seyirciye oynayan O.Lyon Fransız Ligi’nde şampiyonlukları yakalamasıyla, tribündeki seyirci sayısının hızla yükseldiğini; ilk etapta ortalama seyirci sayısında %75’lik bir artışın tribüne gelen seyirci sayısını 35.000’ler üzerine yükselttiğini; son iki yılda da bu rakamın 38.500 ve 37.500 ortalamasına ulaştığını aşağıdaki tablodan görüyoruz.

Fransız 1.Lig’inde En Yüksek Seyirci Ortalamasına sahip Beş Kulüp ev O.Lyon (2003-2008)

 

Sezonlar İtibariyle Ortalama Seyirci sayıları

Kulüp

2003/04

2004/05

2005/06

2006/07

2007/08

Olympique Marseille

51650

52995

49165

51600

52600

Olympique Lyonnais

36000

37510

38300

38545

37295

Paris Saint Germain

38810

37170

40485

36360

36945

RC Lens

34725

34965

34185

34360

34655

AS Saint-Etienne

22000

29890

29625

29390

29235

 

 

O. Lyon’un mucizeyi getiren kısa tarihi öyküsü

O.Lyon Olia Ailesi tarafından kurulmuş bir kulüp…1899’dan beri bir çok alanda faaliyet gösteren Lyon, Olympique Universitaire’in rugby ile futbol bölümleri arasındaki bir tartışma sonucu futbol kısmının kulüpten ayrılmasıyla yeni adı Olympique Lyonnais olur ve 3 Ağustos 1950’de yeni bir sayfa açılır O.Lyon için. Her ne kadar kulübün resmi kuruluşu 1950 olmasına karşın, Olympique Lyon taraftarları kulüplerinin kuruluş tarihlerini 1899 olarak kabul ederler.

İlk kurulduğu yıllarda parasızlık ve tesis kıtlığı yakalarını bir türlü bırakmaz…Çok sıkıntılı günler yaşarlar. Ancak tüm olumsuzluklara karşın 1910’da ilk şampiyonluklarına Fransa Kupasını kazanarak ulaşırlar. 1920’de Tony Garnier tarafından dizayn edilen yeni statlarına yani Stade de Gerland’a geçerler. II.Dünya Savaşı esnasında boş durmazlar ve savaş sürerken profesyonelleşme kararı alırlar .

1945/46 sezonunda gösterdikleri başarılı performansla birinci lige çıkarlar, fakat 1946’da ikinci lig yolu tekrar görünür. OL daha sonra 1951’de tekrar 2.Lig’de şampiyon olmayı başarırsa da, bir türlü istikrarı sağlayamaz ve tekrar 1.lig ile 2. Lig arasında gel gitler yaşarlar. 1960’a kadar önemli bir başarı olarak sadece 1910’da kazanılmış bir şampiyonluğu bulunan OL için 1960 ve 70’li yıllar başarıdan başarıya koşulan yıllar olur. 1970’ler de gelen başarıya 5 farklı teknik adamla ulaşırlar. Bu dönemde 3 Fransa Kupası (1964-67-73), bir Spor Yazarları Derneği Şampiyonluğu elde ederek Fransa’da dikkatleri üzerine çekerler. Avrupa’daki ilk ciddi başarısını 1965’te o zamanki adıyla Kupa Galipleri Kupası’nda yarı finale yükselerek elde ederler ancak, yarı finalde çok dişli bir rakip vardır. O da Sporting Lizbon’dur. Sporting Lizbon’a yenilerek finale çıkamayan OL 80’lerin başında yeniden hüsran günlerine geri döner. Arkasından finansal problemler başlar. Problemler bir ara giderek derinleşince, ellerindeki en önemli yıldızlarını Bernard LACOMBE ve Raymond DOMENECH’i satmak zorunda kalırlar. 1982’de tekrar 2.Lig’e düşülmesinin ardından Jean TIGANA gibi bir yıldızı kadro dışında bırakmak zorunda kalan OL, 1983’e kadar geçen üç yıllık süre içinde 3 başkan değiştirir. Ciddi bir istikrarsızlık ve kaynak eksikliği söz konusudur. İkinci ligde geçen birkaç yılın ardından, 1987’de “Büyük Başkan” Jean-Michel AULAS kulübü devir alır ve AULAS seçim bildirgesinde sunduğu planla; 4 sene içinde Avrupa Kupalarına katılmanın, 15 sene içinde de 1.Lig’in köklü bir ekibi haline gelmenin ve Avrupa’da adından söz ettiren bir kulüp olmanın sözünü verir.

Jean-Michel Aulas 1987’de kulübün kontrolünü devraldığında, 15 yıl içinde Avrupa Kupalarına katılma hayalleri ile büyük yatırımlara girişilir. Teknik direktörleri Robert Nouzaret ile Raymond Domenech’in yardımlarıyla da 1989’da çıkışa geçerler.

1995’te kulüp Fransız 1.Ligi’nde üst sıralarda yer alır. Dokunulmaz FC Nantes’in ardından 2. olurlar o yıl. Bu başarıda alt yapıdan yetişen yetenekli oyuncuların, özellikle Florian Maurice’in katkıları büyüktür. Ertesi yıl, Avrupa Kupalarına İtalyan takımı Lazio’yu eleyerek katılırlar.
1997’de Intertoto Kupası sayesinde Avrupa’ya tekrar açılırlar. Birinci ligde 1997/98 sezonunu 6., 1998/99 ve 1999/00 sezonunu 3. ve 2000/01 sezonunu 2. bitirirler bu arada. Kulüpte artık sportif başarılar peşi sıra Aulas’ın hamleleriyle gelmeye başlar ve 2001/02 sezonundan itibaren Fransız 1.Ligi’ne ambargo koyarlar ve tam yedi kez şampiyon olurlar. Bu süreçte Avrupa’da adı geçen ve rakiplerin karşılaşmaktan çekindiği bir takım olup çıkarlar. Avrupa’nın tüm büyüklerini kemdi sahalarında dize getirirler. Hele Şampiyonlar Ligi’nde Real Madrid gibi dünya devi takımlara karşı kazanılan zaferler, takıma ve camiaya gelecek açısından daha büyük ümit ve güven verir.

Kim bu Büyük Başkan Aulas?

Fransa Ligi’nin en popüler iki takımı Marsilya ve PSG’yi, son yıllardaki çıkışıyla O.Lyon, devre dışı bırakmış durumda. Üst üste 7 kez adını Fransa Lig şampiyonluğuna yazdırarak, Marsilya ve S.Etienne’e ait çok önemli bir rekoru kıran Lyonlular, sadece Fransa’nın değil Avrupa’nın da en iyileri arasında yer almayı hedefliyor ve bu yolda yürümeye devam ediyorlar. O.Lyon’un bu göz kamaştıran sportif ve mali başarısının mimarı olarak karşımıza çıkan Jean Michel AULAS, henüz 38 yaşındayken, 1987 yılında O.Lyon’a başkan oldu. Eski bir üst düzey hentbol oyuncusu olan AULAS, bir dönem Carl LEWİS ve Alain PROST gibi spor dünyasının önde gelen isimlerinin sponsoru olmuştu ama futbolla uzaktan yakından bir alakası yoktu. Böyle bir sorumluluğu AULAS, “hizmet vermek” amacıyla kabulleniyordu. Yolun başında futbolu bilmeyen bir başkanın, bugün geldiği nokta, hiç kuşku yok ki, daha büyük bir merak uyandırıyor.

Başarılı iş adamı olan Aulas aynı zamanda bugün yaklaşık 1.500 çalışanı ve 150 milyon euro cirosuyla Fransa’da bir bilgisayar firmasının da sahibi. Bir yandan özel iş yaşamındaki performansı, diğer yandan O.Lyon’un başarısı gerçekten Aulas’a hayranlık uyandırıyor. AULAS, özel iş yaşmındaki başarılı çalışma ilkelerini O.Lyon’a taşıyarak, aslında sadece bir futbol kulübünü değil aynı zamanda bir şirketi yönetme konusunda bize farklı bir düşünce veriyor. Aulas’a göre futbol kulübü yönetmek, daha baştan belirlenmiş stratejiler doğrultusunda kurumsal yönetişimin de hayata geçirilmesi anlamına geliyor. Aulas iş yuaşamındaki performansını 3 önemli ögeye bağlıyor ve bunu da futbol kulübünde uygulayabildiği ölçüde başarılı olabileceğini dile getiriyor.

O, başkanlığı kulübe sportif başarı kazandırmaktan daha çok, kulübe para kazandırmak için seçmişti. AULAS’a göre maddi yönden güçlü olunursa, sportif başarı da kendiliğinden gelecekti.

AULAS O.Lyon Başkanı olduğunda Mavi-Kırmızılılar bir İkinci Lig takımıydı. 1989 yılında O.Lyon, adını Birinci Lig’e yazdırmayı başardı. O günleri AULAS, “Belediye, bankacılar, futbolcular, kulüp çalışanları dahil etrafımdaki herkesi, futbolun yeşil çim üzerinde 90 dakikalık bir oyun anlayışıyla sınırlanmayacağını, bu spor dalını projelendirilmiş bir işletmenin etkinliği olarak görmek gerektiğine inandırdım” şeklinde özetliyor. Bu teorik yaklaşımı AULAS şu söylem şekliyle somutlaştırıyor: “Biz hiçbir zaman, -Birinci Lige çıkacağız, Fransa şampiyonu olacağız daha sonra Avrupa Şampiyonu olacağız ve sonra da ekonomik bir model geliştireceğiz- şeklinde bir iddiada bulunmadık. Tam tersine, ilk önce ekonomik bir model üzerinde çalıştık. Profesyonel spor dünyasının içinde olduğumuza göre, eğer ekonomik yapımız yeterince güçlü ve verimliyse, o zaman sportif bir model ortaya çıkartıp, rakiplerimizden daha güçlü olabiliriz, bu da zaten beraberinde başarıları getirecektir”.

“Böyle bir değer yaratmak için çok özel şeyler yapmadım” diyen O.Lyon Başkanı, “O.Lyon’u bir ticari şirket olarak görüp, belli kurallar ve uygulamalar getirdim. Değişimle ilgili bir örnek vermem gerekirse; kulüp başkanlığındaki ilk günlerimde, Lyon’un kazandığı maçlardan sonraki gün herkes işe 11’de geliyordu. Bu saatten önce kulüp içinde insan bulmak mümkün değildi. Tabii o zaman hedef maç kazanmaktı, maç kazanılınca da herkes kulübe geç gidebilirim düşüncesindeydi. İşin başına geçince, bu anlayışı değiştirdim, profesyonel bir çalışma ortamı yarattım” açıklamasında bulunuyor. Yeri gelmişken, dernek statüsünde olup yerel yönetimin verdiği destekle ayakta kalmaya çalışan O.Lyon’u AULAS’ın, sportif amaçlı anonim şirkete (SAOS/Societe Anonyme a objet sportif) çevirdiğinin de altını çizelim.

Jean- Michel AULAS futbolda devrim yaratacak bir adım attı. AULAS, bir futbol kulübünün de şirketler gibi bir işletme olduğu fikrini ortaya attı. Buna bağlı olarak ta yönetim kurulu iş adamları tarafından oluşturulacaktı. Günümüzde bu fikir çok yeni bir şey olmasa da, o dönemde kulüpler yerel grupların sübvansiyonuyla ayakta durduğu için bu fikir aslında çok ses getiren cinstendi. Futbol dünyası bu iddianın ardından “business plan” (iş planlaması), “merchandising” (Logolu ürün alım satım planlaması) gibi ticari terimlerle karşılaştı. Lyon kulübü artık kurumsallaşmaya (ve ticarileşmeye) doğru yola çıkacaktı. Önceleri dernek statüsünde olup yerel yönetimin verdiği destekle ayakta kalmaya çalışan O.Lyon’u AULAS, “sportif amaçlı anonim şirkete” çevirdi. AULAS ayrıca O.Lyon grubu adı altında bir holding kurarak, finansal ihtiyaçları da buradan sağlamayı düşünüyordu.

AULAS iş yaşamında vazgeçemediği üç temel ilkeyi O.Lyon’da da hayata geçirmek istiyordu.

Bunlar:
1)Strateji belirleme,
2) Bu stratejiyi şirket içi ve dışı kişilere açıklama (benimsetme),
3) Bu strateji hayata geçirmede ilk adımı atan kişi olmak.

Her yeni projede, kurulacak ilk temasın çok önemli olduğunu vurgulayan AULAS, “CEGID’in başında her yıl yüzlerce ticari anlaşmanın altına imza atıyorum. O.L için de düzenli olarak sponsorlarla bir araya gelip, çeşitli konferanslar düzenliyorum. Ayrıca ortaklarımızla bir araya gelip, gelecek için “neler yapabilirizi” konuşuyoruz” diyor.
İdari boyuttaki planlar böyleyken, sportif arenada işler pek de iyi başlamadı. AULAS ve ekibinin, kadro yapısında bugün dahi, uyguladıkları genel strateji; futbolculara çok para vermek yerine, tecrübeli oyuncuların yanına genç takımdan takviyeler yaparak finansal açıdan kulübü zorlamamaktı. İlk sene Lyon’da işler hiç de iyi gitmedi. Sene içinde 3 kez teknik direktör değiştiren O.Lyon, bir üst lige çıkamamıştı. Fakat bir sonraki sene AULAS, sportif direktörlüğe Bernard LACOMBE ve teknik direktörlüğe de eski oyuncuları Raymond DOMENECH’i getirerek gelecek için en olumlu ve önemli adımını attı. DOMENECH’in takıma istikrar sağlayacağından emindi. (Daha doğrusu bu şekilde takımı da emin ellere emanet etmiş olacaktı. Nitekim atılan bu adımlar ilk meyvesini vermeye başladı. Hücum futbolu oynayan O.Lyon, bir sene sonra 1.Lig’e çıktı. 1989’da 1.Lig’deki ilk sezonunda 8., 1990’da ise 5. olmayı başaran O.Lyon, o sezon sonu UEFA Kupası’na katılmaya hak kazanmıştı. Böylece AULAS sözünü tutmuş oluyordu. Şehirde futbola olan sevgi ve ilgi de yavaş yavaş kendini gösteriyordu. Bundan sonraki yıllar artık O.Lyon’un vites yükseltmeye başladığı yıllardı. 2000’li yıllara kadar hep ilk sekizde yer alan O.Lyon, daha büyük hedeflere ulaşmak için daha fazla finansal desteğe ihtiyacı olduğunu görüyordu. AULAS da buna çözüm bulacaktı.
Büyük başkan 1999’da içinde bir sır gibi sakladığı “Şampiyonlar Ligi şampiyonu olma” hedefini tüm dünyaya duyurma cesaretini sergiledi. Bu amacı gerçekleştirmek için AULAS, ilk iş olarak kulübün %33,84 hissesini bir film yapım şirketine 16 milyon euroya sattı. Buradan gelen paranın üzerine 4 milyon daha koyarak, tam 20 milyon euroluk rekor transferle 2000 yılında Brezilyalı golcü Sonny ANDERSON’u kulübe kazandırdı. “Avrupalı devlerle baş etmenin” yolu olarak gördüğü bu transfer tek başına yetmezdi ve daha fazla finansal kaynağa ihtiyaç vardı ve bunun için O.Lyon’un borsaya açılması gerekirdi. Ayrıca televizyon yayın gelirlerinden daha fazla pay istiyor ve kulüplerin vergilendirilmesinde yeni düzenlemelere gidilmesini talep ediyordu. Fakat onun bu hedefini Fransa kanunları engelleyecekti. Ancak 2007 yılının Şubat’ında O.Lyon borsaya açılabildi.

Fransa’da üst üste 7 defa mutlu sonu yakalayan O.Lyon’da hedef bundan sonra Şampiyonlar Ligi’nde önce yarı final, sonra final ve şampiyonluk. Son iki sezondur çeyrek finalde elenen O.Lyon’un, Avrupalı rakiplerine göre en büyük dezavantajı, Fransa’daki bütçe kontrol sisteminin takımların borçlanmasına izin vermemesi. Şampiyonlar Ligi’nde zirveye oynayan Milan, Barcelona, Real Madrid, Chelsea gibi takımlar kazançlarının çok üzerinde, yüksek bedeller ödeyip, futbol dünyasının yıldızlarını transfer ederken, Fransa’daki kontrol mekanizması futbol kulüplerinin böyle bir yöntem izlemesine kesinlikle izin vermiyor. Bunun farkında olan AULAS zaman zaman sistemi eleştirip, Fransız bakanlarla polemiğe girse de, Lyon’un bütçesini artıracak kaynak arayışında son derece olumlu adımlar atıyor. 2000 yılında AULAS, 15 milyon Euro karşılığında, kulübün 33,83’lük bölümünü Pathe Film’in sahibi Jerome SEYDOUX’ya sattı. Bu parayla AULAS, Fransa Ligi’nin en pahalı transferini gerçekleştirip Brezilyalı Sonny ANDERSON’u aldı ve O.Lyon’un sınıf atlamasını sağladı.

Aulas son günlerde basında çıkan haberlere göre de ciddi ölçüde haksız rekabetin kendilerini olumsuz etkilediğini dile getiriyor. Fransa’da kulüplerin borçlanma ve borsaya açılma kurallarının çok sıkı bir şekilde Federasyon tarafından denetleniyor olması; istedikleri kadar harcama bütçesi yapamadıklarından hareketle istedikleri transferleri yapamadıklarını belirten Aulas, bu kuralın gevşetilmesini istiyor. Burada transfer yapan kulüplerin borçlarının toplam cirolarını da kıyaslayan Aulas, Lyon’un bu konuda çok iyi olduğunu ifade ediyor.

AULAS’ın hayali yeni bir stat

Yirmi yıla yakın bir süredir O.Lyon’un başkanlığını yürüten ve futbol danışmanlığını eski ünlü futbolculardan Bernard LACOMBE’un yaptığı J.M.AULAS’ın son projesi, yeni bir futbol stadı. Bunun için yaklaşık 1 yıldır çeşitli araştırmalarda bulunan AULAS, 250-300 milyon euroya mal olacak bu en büyük rüyasını gerçekleştirmek için yerel yönetiminden gelecek cevabı bekliyor. Bu konuda Arsenal’ın yeni stadını örnek alan AULAS, “Mutlaka her kulübün kendi stadı olmalı. Ancak bu statlar sadece futbol maçlarına ev sahipliği yapmamalı. Bu statların yıl boyunca işletilmesi lazım, tıpkı gösteri merkezileri gibi. Böyle bir proje üzerinde çalışıyoruz. Hedefimiz statta konser ve benzeri etkinliklerin düzenlemesi yönünde. Ayrıca stat içinde bir müze, bir fitnes salonu ve şirket toplantıları için konferans salonları açmayı planlıyoruz” şeklinde konuşuyor. Yeni stadın seyirci kapasitesi 55 bin kişi olarak belirlendi. Stat bünyesinde 40 bin metre karelik bir alış veriş merkezi de düşünülüyor. Ayrıca Lyonlular Fransa’da bir ilke imza atıp, stat ismini de “naming” usulü pazarlamanın bir örneği olarak on yıllığına Avrupa’nın en önemli spor medya haklarını elinde bulunduran Sportfive ile yaklaşık 28 milyon Euro’ya satmak üzereler.

Görüldüğü üzere AULAS, 1987 yılında ikinci ligdeyken devraldığı O.Lyon’u bir Avrupa devi yapmak için, son derece akıllı stratejiler geliştirip, her birini başarıyla uyguluyor. Bunu yaparken de AULAS çok önemli bir mesajı vurgulamadan edemiyor: “Şirketinizde mutlaka sorumluluğu paylaştırmanız gerekiyor. Her yükün altından bir kişinin kalkması mümkün değil. Evet bir başkan için kolay bir süreç değil ama büyümek ve ilerlemek istiyorsanız başka çareniz bulunmuyor…”

Kulüp bazında yönetişimsel değişikliklerin hayata geçirilebilmesi için öncelikle federasyonların kendi yapılanmalarını gözden geçirmeleri gerekiyor. Fransız Federasyonu bunu titizlikle yapan bir otorite. Doğal olarak kulüpler de buna göre kendilerini yapılandırıyorlar. “Yönetişim konuları kulüpler için önemli olduğu kadar, spor otoritelerinin kendileri için de önemlidir. Ulusal ve uluslararası kurumlar örnek olup, aynı konuları ‘kendi kurumları içinde’ çözmemişlerse, kulüpleri başarısızlıktan dolayı eleştirecek durumda olmazlar. Mesaj gayet basittir: Her bakımdan demokrasi, saydamlık ve profesyonelliği koruyup artırmak ihtiyacı süregelmektedir. Başka bir deyişle örnek olunmalıdır.”

Yararlanılan Kaynaklar:

  • Futbol Yönetimi, Tuğrul AKŞAR- Kutlu MERİH, Literatür yay., İstanbul, Ocak 2008.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu