Fidel Castro DüşünceleriDünyaKübaMakaleler

Fidel: Siyahlar Grubu’nun diğer üyeleri ile buluşmam

Küba Devrimi’nin önderi Fidel Castro, adayı ziyaret eden, ABD’li demokrat Kongre üyelerinden oluşmuş heyetten üç temsilciyle yaptığı görüşmeyi eşsiz bir buluşma olarak değerlendirdi.

Fidel Castro : Barbara Lee ve Siyahlar Grubu’nun diğer üyeleri ile buluşmam

“Barbara Lee ve Siyahlar Grubu’nun diğer üyeleri ile buluşmam” başlığıyla Cubadebate sitesinde yayınlanan yazısında Castro, 1 saat 45 dakika süren toplantıya ilişkin izlenimlerini aktardı.

Küba lideri, “Martin Luther King örneği ve hayatı tarafından aydınlatılan eşitlik ve sosyal adalet için verilen uzun soluklu mücadele ve bugün dünyada milyonlarca insanı etkileyen onun eseri… Fikrime göre bu, derinleşen kriz anında, siyah bir yurttaşın ABD Başkanlığını ele geçirebilmesinin nedenini de açıklıyor” diye belirtti.

Öte yandan Fidel Castro, Siyahlar Grubu ile yeni bir tanışmanın, kişisel anlamda, kendisi için özel bir önem taşıdığını da bildirdi.
Prensa Latina metnin tamamını yayınlıyor.

FIDEL’İN DÜŞÜNCELERİ

Fırtınalı, nemli, soğuk bir sabahtı ; rüzgar esiyordu ve gökyüzü griydi. Haliyle sıcak bir ilkbahar günü değildi.

Barbara, 114 Amerikalı gencin de eğitim gördüğü, Latin Amerika Tıp Okulu’nu ziyaret etmek istiyordu.

Heyeti Küba’ya getirmiş olan resmi uçağın geri dönüşü 24 saat önceye, yani Çarşamba değil de, Salı günü öğleden sonra saat 2’ye çekilmişti.
Tüm parlamenterlerle bir araya gelmek niyetinde değildim. Zira 7 kişiyi kabul edecek kadar boş yerim yoktu. Bakan ve tercümanlar da cabası. Bakandan, grup tarafından belirlenen iki kişiyle ziyaretime gelmesini istedim. İşte böyle Barbara’yla bir kez daha tanışabildim.

Öteki seferden beri koşullar bayağı değişti. Kongre’nin Siyahları Grubu şimdilerde ABD’de fazlaca ağırlığı olan bir kesimi temsil ediyor.

Martin Luther King örneği ve hayatı tarafından aydınlatılan eşitlik ve sosyal adalet için verilen uzun soluklu mücadele ve bugün dünyada milyonlarca insanı etkileyen onun eseri… Fikrime göre bu, derinleşen kriz anında, siyah bir yurttaşın ABD Başkanlığını ele geçirebilmesinin nedenini de açıklıyor.

Siyahlar Grubu ile yeni bir tanışma, kişisel anlamda, benim için özel bir önem taşıyordu. Kongre’ye bağlı bu oluşumun öncelikli fikirlerini, üyelerinin düşüncelerini ve Küba’da yapacaklarının detaylarını heyetle ilgilenen yoldaşlar üzerinden biliyordum.

Raul de, onlarla Pazartesi akşamı yaklaşık 4 saat süren tanışmasının kendisinde bıraktığı eşsiz izlenimleri aktardı bana.

Barbara Lee ziyaretime geldiği sırada saat 11 buçuktu ; gökyüzü aydınlıktı ve pırıl pırıl bir güneş iç avluya doluyordu. Beraberinde, İlinois’ten demokrat Bobby Rush, Kaliforniya’dan Laura Richardson ve yıllarca Devlet Konseyi’nin sekreterliğini yapmış olan, Çevre, Teknoloji ve Bilim Bakanı Jose Miyar Barruecos bulunuyordu. Barbara’yı yeniden görmek ve Bobby ile Laura’yı şahsen selamlama imkanına sahip olmak beni gerçekten sevindirdi. Raul, Alarcon, Bruno, Miyar ile ve Kahraman Beşler’in aileleriyle tanışmaları süresince bıraktıkları etkileri bildiğimden, onların isimleri aileden birilerininki gibiydi benim için.

Saatime göre, görüşmemiz 1 saat 45 dakika sürdü ; aslında, onları dinlerken zamanın hızlıca akıp gitmesine bakacak olursam, bana en fazla yarım dakikaymış gibi geldi.

Kısaca, hastanede geçen 2 sene 7 aylık emeklilik deneyimimden ve şu an kendimi verdiğim faaliyetlerden bahsettim. Onlara, mecburen içeri kapandığım bu süre boyunca öğrendiklerimi açıkladım. Özellikle dünyada ve özelde de ABD’de neler olup bittiğine olan ilgim sebebiyle biriktirdiğim ve üzerinde çalıştığım haberler ölçüsünde öğrendiklerimden. Onları dinlemek için davet ettiğimi ve beni en fazla ilgilendiren şeyi unutmamam gerektiğini anımsadım : fikirleri. Basit ya da zengin, ortaya koydukları kaliteli, içten iddialarındaki ve görüşlerindeki derinlik ve özgünlük bana yeniden güç verdi. Her üçü de açık yürekliydi. Kendi ülkeleri, kurumları, görevleri ve mücadeleleri ile övünüyorlardı. Hiç kuşku yok ki Obama’yı tanıyorlar, ve ona yönelik sempati, güven ve inan duygularını dile getiriyorlardı.

Barbara, Siyahlar Grubu’na başkanlık etmekten gurur duyuyor. İçten gelen bir iyimserlik ve canlılıkla, ülkesinin politikalarına faal biçimde katılmaktan gururlanıyor. Küba Devrimi’nden hemen sonra doğmuş olan oğlundan ve beş torunundan övgüyle bahsediyor. Barbara, Bush’un Irak’taki katliamcı savaşına karşı oy veren tek senatördü. Eşsiz politik bir çabanın kanıtı olan bu davranışıyla tüm övgüleri hakediyor.

İlk kez Küba’ya geldiği tarihte asistanlığını yaptığı Dellums’u özellikle yadetti Barbara. Üçümüzün birlikte oturup saatlerce tartıştığımızı da anımsattı. Dellums’un artık Kongre’de olmadığını, 400 bin nüfuslu Oklahoma Kenti’nin belediye başkanlığını yaptığını açıkladı. Barbara bana ayrıca, o dönem Dellums ile beraber gelmiş olan diğer parlamenterden bahsetti. Şimdilerde 98 yaşında olan parlamenter, bana içten selamlarını yolluyordu.

Laura, Long Biç bölgesi adına Kaliforniya’yı temsil ediyor. Bana « dünyada üçüncü » diye açıkladığı bu Kaliforniya limanından övgüyle bahsediyor. Kendimi şaka yapmaktan alıkoyamıyorum, çünkü onun çevreci faaliyetlerin savunucusu olduğunu biliyorum : « Laura, Antarktika buzulu erirse, senin dünyanın en büyük üçüncü limanın sular altında kalacaktır. » Konuşmanın geldiği noktadan dolayı alınmadı ve ilginç konulardan bahsetmeye devam etti.

Sonra sözü, heyetin en yaşlısı ve en deneyimlisi olan Rush aldı. Gençlik yıllarından beri radikal bir eylemci, insanlık ve politika üzerine bilgilerini artırmaktan hiç vazgeçmemiş. Enerji ve Ticaret komisyonu ile İnternet ve Haberleşme alt komisyonu üyesi. 15-20 dakika boyunca hiç kesmeden onu dinledim. Siyasi faaliyetlerin içindeki ilk yıllarında, önemli düşünürlerin ve çağımız devrimcilerinin anlatılarını ve eserlerini okuduğunu açıkladı. Bu okumalar politik olgunluğunun çıkış noktalarını belirliyordu. Ayrıca dünyada ve ülkesinde gelişen olayları gözlemlemek ve sorgulamak ile yan yana gidiyordu. Başkaları için hayatını ortaya koymuş, Mandela, Che ve diğer olağanüstü kişiliklerin adlarını andı. Siyahlar Grubu liderlerinin çoğunun örneğindeki gibi, sözlerine destek olması için, Martin Luther King’in de yaptığı gibi İncil’den alıntıyla bana : « İncil’de Adalet sözcüğü 2 000 kez geçiyor, neredeyse Aşk sözcüğünün geçtiği kadar » dedi. Sağlık durumundan ve kansere karşı hayatta kalmak ve korunmak için yürüttüğü mücadelesinden bahsetti.
Rush, Obama’yı kişisel olarak tanıyor. Bazen rakibi olmuş olsa bile, senelerdir yakından takip ettiği Obama için içten ve büyük saygı besliyor. Onu iyi ve dürüst biri olarak tarif ediyor ve Amerikan halkına yardımcı olmasını diliyor.

Hastalıklarla mücadeleye adanmış araştırma merkezleri ve topluma sunulan sağlık hizmetleri karşısındaki hayranlığını da dile getirdi.
Rush’u saatlerce dinleyebilirdim. Çünkü bitmez tükenmez bir olgunluk ve bilgi kaynağıydı.

« Obama Küba ile ilişkileri iyileştirebilir, ama Küba’da ona yardımcı olmalı » şeklindeki ifadesini biraz daha açmasını istedim. Küba saldırgan değil, ya da ABD’yi tehdit etmiyor ; inisiyatifi ele alacak durumu da yok. Seçilmeden önce ve seçildikten sonra kamu önünde açıkladığım gibi, Obama’nın bunu içtenlikle söylediğine inanıyorum. Ama aynı zamanda, ABD’deki bilinen gerçekliklerin Obama’nın içtenlikli niyetinden daha güçlü olduklarını da söyledim.

En son olarak Rush’tan, Martin Luther King hakkında ABD’de yayınlanmış en iyi çalışmalardan, eğer İspanyolca’ya çevrilmiş olanları varsa, yollamasını istedim. Üçü de bana, en ilgi çekicilerinden biri olarak, Taylor Branch’ın üçlemesinden bahsettiler. Üçlemede King’in hapishane mektuplarından da alıntılar yeralıyormuş. Ama İspanyolca versiyonu olup olmadığından emin değillerdi. Yine de bana iyi olanlarından bir seçki yollamaya söz verdiler.

Çok önemli bir buluşmaydı.

Fidel Castro Ruz

Nisan 2009

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu