Adidas Nike Savaşları
Neredeyse 20 yıl önce sevgili dostum Alp Can'ın önerisiyle haftalık yazılar yazmaya başladığım BirGün gazetesinde Adidas Nike rekabet savaşına dikkat çekmiştim.
Önce 8 Haziran 2006 Dünya Kupası Özel yazılarımda ki; Bahisler, Sponsorlar, Almanya başlıklı Adidas Nike rekabetinin nelere kadir olduğuna dikkat çekmek istediğim makaleyi sizlerle paylaşmak, sonra da 2012’deki Londra Olimpiyatlarında ki Adidas Nike rekabetine değinmek istiyorum.
Dünya Kupası Finalinin adı Adidas ve Nike’ mı olacak ?
1.Dünya Savaşı sonrası yaşanılan buhran dolu yıllarda dönemin FİFA Başkanı Jules Rimet’in 1930 yılında Uruguay’da ilk Dünya Kupasını organize etmesi ile başlayan ve dört yılda bir yenilenen futbol şöleninin 18.si 9 Haziran günü Almanya’nın Münih kentinde oynanacak Almanya Kosta Rika maçı ile başlayacak.
Bu dünya kupasının, yüksek fizik güce ve tempoya dayalı oyunun öncüsü olan Avrupa takımlarının olduğu bir kıtada yapılacak olması önümüzdeki yıllarda futbol oyununun nasıl oynanması gerektiğine bir ışık tutması açısından ilginç olacaktır.
Hatırlanacağı üzere Meksika’da yapılan kupada birçok yıldız öğle saatlerinde 40 derece sıcaklık altında müsabakaları oynamak zorunda kalmışlardı. Tabi bunun sonucunda fiziksel performansın ön planda olduğu Avrupa takımları ve oyuncuları teknik kapasitesi yüksek oyunculara sahip Güney Amerika takımlarına karşı teslim olmuşlardı.
Ülkesine Meksika’da adeta tek başına kupayı kazandıran Armando Diego Maradona bu konuya güzel bir örnektir.
Almanya’da yapılacak olan dünya kupası birçok spekülasyona da sahne olacaktır.
Bunlardan biri futbol endüstrisi içinde hızla büyüyen ve futbolun asıl unsurlarını tehdit eden bahis oyunları ve şikeleri olacaktır.
Tabiî ki kimyasal sektörün futbolun içindeki simgesi olan Doping tehdidini de unutmamak lazım. Özellikle FİFA’nın anlaşmazlık yaşadığı uluslar arası doping ile mücadele kurumu olan WADA’nın kurallarını kabul etmesi şarttır.
Bahis Futbola Zararlıdır
Her ne kadar FİFA Dünya Kupasına katılan kafilelerde tüm fertlerin bahis oynamasını yasaklamışsa da futbolun sihrini yok etmek isteyen canavar büyümeye başlamıştır.
Hem de uluslar arası şebekeler halinde…
Birinci raund kabul edilebilecek maç biletleri konusunda FİFA bu şebekelere teslim olmuştur.
100 Euro’luk maç biletlerinin daha gurup eleme maçlarında bile 750 Euro’lara kadar çıkması final maçı biletlerinin 4000 Euro’lardan satılması bunun örneğidir.
FİFA’nın Paraguay futbol federasyonuna verdiği 2000’e yakın biletin Avrupa’ya amacı dışında gönderdiği bilinmektedir.
Hatta İngiliz holiganlara satılan karaborsa biletlerin Paraguay Federasyondan alınan biletler olduğu bile iddia edilmektedir.
Tarihin karaborsası Almanya 2006’da patlamıştır.
Futbolun kendi içindeki masum ve tılsımlı halini korumak için bahis şirketleri ve oyunları reklâmlarının aynı sigara ve içki reklâmlarında olduğu gibi yasaklanması yakın bir gelecekte kaçınılmaz olacaktır.
Ama aynen sigara içenlerin kötü hastalıklara yakalanmasında olduğu gibi bu gidişata dur demek için umarım geç kalınmaz!
Belki de geç kalmamak için bu dünya kupası final biletlerinde “Bahis futbol oyununa zararlıdır” etiketleri yapıştırılmalıdır.
Finalin adı Adidas ve Nike’ mı?
Bir başka konuda sponsorların “Futbol Oyunu”nu paranın egemen olduğu bir oyuna doğru götürmeye çalışmalarıdır.
Hatırlanacağı üzere Fransa 98’de Brezilya Milli Takımı sponsoru Nike’ın finalde yüksek ateşine rağmen takımın golcüsü Ronaldo’nun oynatılmasına dair dayatmalarının olduğu çok konuşulmuştu.
Gerçekten de finalde maç kadrosuna son anda dahil edilen Ronaldo, ayakta duramazken harika takım Brezilya Fransa’ya ezici bir skor ile 3-0 yenilerek maçı kaybetmişti.
Bu dünya kupası öncesinde de sponsor savaşları tüm hızı ile sürmektedir.
Adidas Dünya Kupasının resmi topu olarak ürettiği Teamgeist ile öne çıkar iken Nike bu kupa için yaptığı Air Zoom Total 90 Supremacy adlı krampon ile Adidas’a karşı hamle yapıyor.
Adidas’ın “takım ruhu” olan reklâm stratejisini temsil eden “Teamgeist” ‘ine karşı Nike’in Air Zoom 90’ı maksimum yer tutuşu ile bireyselliğin ön plana çıkacağı bir dünya kupası yaşatacak gibi!
Son 5 ayda tekinin 130 dolara kadara satıldığı 10 Milyonu aşkın Dünya Kupası topunun ticaret hacmini düşünmemiz bile sponsor savaşlarının nerelere kadar vardığını gösterebilir…
Özellikle 4 yıl önceki kıta ve saat farklarından ötürü sönük geçen 2002 yılında Japonya-Kore’de yapılan Dünya Kupasından rövanşı sponsorlar bu kupada alacak!
Bu bağlamda 9 Temmuz 2006 tarihinde Berlin’de oynanacak Final maçı muhtemelen Adidas ve Nike arasında oynanacaktır.
Futbol Irak’ta da güzeldir!
Zaten Nike ve Adidas her türlü önlemlerini guruplarda almıştır.
Final yoluna gelen fikstür ağacı bir koldan Nike’ın teknik sponsor olduğu Brezilya ve Hollanda yarı finaline çıkarken diğer taraftan Almanya, Fransa, Arjantin takımlarından birinin finale gitmesine kadar varıyor.
Yani kaçınılmaz Nike-Adidas finali bir diğer adıyla muhtemel bir Almanya-Brezilya finali… Kazanan kim mi olacak? 2010’un Güney Amerika kıtası ile aynı enlemde olan Güney Afrika, 2014’ün Brezilya’da yapılacağı göz önüne alınırsa Almanya’nın kazanacağı hiç sürpriz olmamalı!
Sponsorlar “güzel oyun”u gerçekten çok güzel keşfetmişlerdir. Bu doğrudur…
Ama keşke aynı sponsorlar bu dünya kupası esnasında Irak’ta ölecek çocukların da bu güzel oyunu oynamaya hakları olduğunu keşfedebilseler.
VE FİFA SKANDALLAR İLE ÇALKALANIYOR…
Bilet skandalları ile birlikte, İngiliz TV kanalı BBC’de yayınlanan Panorama programında açıklanan FIFA’daki rüşvet skandalı büyüyor. . .
26 Haziran 2006, Pazartesi, BirGün gazetesi
Adidas Nike’ın Londra Olimpiyatları
Şimdi gelelim 2012 yılına ve Adidas Nike’ın Londra Olimpiyatları’nda ki sponsorluk savaşına;
Adidas, 2012’de Londra Olimpiyatları’na sponsor olmak için 150 milyon dolar ödedi ve büyük ikramiyeyi kazandığını düşündü.
Ama sonra Nike, tarihin en büyük pazarlama tuzağını kurdu ve tek kuruş ödemeden Olimpiyatları çaldı.
İşte Adidas Nike Londra Olimpiyatları hikayesinin tamamı:
Yıl 2012,
Resmi sponsor olarak Adidas, pazarlamasında ” Londra 2012 ” ve ikonik Olimpiyat halkaları gibi terimleri kullanma konusunda münhasır haklara sahipti.
Nike, diğer sponsor olmayanlarla birlikte, Olimpiyatlarla doğrudan herhangi bir ilişkiyi engelleyen katı kısıtlamalarla karşı karşıyaydı. Bu sınırlamalara rağmen, Nike’ın yenilikçi yaklaşımı durumu kendi lehine çevirdi.
Adidas, Londra Olimpiyatları’nı satın almak için ‘Resmi haklar, Özel logolar, Başlıca reklam noktaları’ ile yaptığı kampanyalar için yaklaşık $150 milyon dolar harcadı.
Ancak Nike o kadar parlak bir strateji geliştirdi ki, yetkilileri kuralları sonsuza dek değiştirmeye zorladı
Pazarlama kampanyalarında “Londra Olimpiyatları”, “2012” veya Olimpiyat halkalarını kullanamadılar.
Yöneticiler küçük bir açık buldular… Ve bunu Olimpiyatların imajını ve gündemini kendilerine transfer etmek için kullandılar:
Önce “Find Your Greatness”ı başlattılar.
Bu kampanya “Londra” adlı farklı yerlerdeki sporcuları içeriyordu… İngiltere’deki LONDRA’NIN da kendisini değildi.
Olimpiyatlardan bir kez bile bahsetmediler.
Adidas resmi sponsor olsa da, sporcular hala kendi ayakkabılarını seçebiliyorlardı.
Bu yüzden Nike floresan sarı-yeşil “Volt” ayakkabıları yarattı. Televizyon ekranların da kaçırılması imkansızdı.
Sonra bunları 400’den fazla Olimpiyat sporcusuna verdiler.
Milyonlarca insan sporcuları izlerken görebildikleri tek şey floresan renkli Nike ayakkabılar oldu.
Adidas Nike karşısında olimpiyatlarda resmi logolara sahipken… Nike insanların zihnine giriyordu.
Nike’ın 2012 Londra Oyunları’nda kullanılan marka stratejilerisi ve sponsor olmayan markaların alışılmadık yaklaşımlarının sosyal medya ve halkla ilişkiler kampanyalarının yenilikçi kullanımıyla şovu çalmayı başardığını gösterdi.
Yenilikçi kampanyaları sayesinde manşetlere çıkanlar sponsor olmayan markaların başarısı Londra Olimpiyatlarında Adidas Nike arasındaki rekabete de yansıdı.
2012’de Facebook’un 2008’e göre 10 kat daha fazla hesabı vardı; Twitter ise Pekin Olimpiyatları zamanına göre 300 kat daha büyüktü. Ancak daha da önemlisi, 2012 Olimpiyatları’ndaki sosyal medya kullanımı Oyunların kalbindeydi, yorum yapma, paylaşma, satın alma, şikayet etme ve çok daha fazlasının yapıldığı bir yerdi.
2012 Olimpiyatları’nın onayları resmi sponsorlar tarafından sunulmadı. Bir avuçtan fazla marka, etkinlikle resmi olmayan bağlantılar aracılığıyla büyük sponsorluklar ücretleri ödemeden yüksek düzeyde küresel görünürlük elde etmeyi başardı.
Sosyal Medya Olimpiyatları olsaydı, Adidas Nike arasındaki madalya dağılımınında da kazanan muhtemelen NİKE olurdu:
Adidas Nike rekabetinde Altın Madalyayı Nike aldı
Nike, dünyanın dört bir yanındaki birçok şehirde çeşitli spor aktivitelerine katılan sıradan insanları ve eski Olimpiyat sporcularını içeren ‘Büyüklüğünüzü bulun’ adlı bağımsız bir kampanya yürüttü;
Hepsi Londra olarak adlandırıldı. Olimpiyat Oyunları sunucusu dahil edilmedi. Nike, yürek burkan kişisel büyüklük hikayeleri içeren videolar yayınladı ve sosyal medyada sohbeti sürdürdü.
3.000’den fazla sporcunun Nike ayakkabıları giymesini akıllıca sağladı ve viral sosyal medya varlığı faydalarını artırdı. Adidas ana spor giyim sponsoru olmasına rağmen, Nike sporcuların pistte/pist dışında logoyu takıp çıkarmalarını akıllıca sağlayarak katı Olimpiyat kurallarını çiğnememeyi başardı. Nike ekipmanları öncelikle köyde ve madalya törenleri sırasında giyildi.