Dünya Basınında geçtiğimiz günlerde dikkati çeken bir çok haber içinde gözümüze çarpanlar ve Basın özeti;
Ukrayna seçiminin sonucu, Yunanistan’daki ekonomik kriz ve Toyota’nın geri çağırdığı araçlara ilişkin gelişmeler yer aldı…
Ukrayna’da yapılan cumhurbaşkanlığı seçiminde sandık çıkış anketlerine göre Başbakan Yulya Timoşenko’nun rakibi ve Moskova yanlısı bir lider olarak görülen Viktor Yanukoviç’in zafere yakın görünmesi Guardian’da geniş bir şekilde işleniyor.
Guardian şöyle yazmış:
“2004 yılındaki Turuncu Devrim’in kötü adamı rolündeki Yanukoviç, muhteşem bir dönüş yapacağa benziyor. 2004 yılındaki seçimin aksine, bu kez uluslararası gözlemciler seçimde ciddi bir usulsüzlük kanıtı görülmediğini söylüyor. Turuncu Devrim’in başarısızlıkla sonuçlanıp sonuçlanmadığı konusunda ise farklı görüşler var.”
“Kiev’deki Uluslararası Demokrasi Enstitüsü’nden Sergey Taran, Turuncu Devrim’in başarısız olduğuna inanmıyor. ‘Devrim Viktor Yuşçenko veya Timoşenko ile ilgili değildi. Nasıl bir toplum istendiği, seçim özgürlüğü, ifade özgürlüğü ve Avrupa ile bütünleşme ile ilgiliydi. Bu açıdan Turuncu Devrim işe yaramıştır’ diyor.”
“Taran’a göre, kazandığı kesinleşirse Yanukoviç’in önündeki başlıca görev, krizin vurduğu Ukrayna ekonomisinin büyük ölçekli liberal reformlardan geçirilmesi olacak.”
“Romancı Andrey Kurkov’a göre ise Cumhurbaşkanı Viktor Yuşçenko söz verdiği reformların hiçbirini yerine getirmediği için, Turuncu Devrim zaten hiç başlamamıştı.”
“Yanukoviç döneminin anahatları ise belli. Yanukoviç, Ukrayna’nın Kremlin ile gerilen ilişkilerini geliştirecek, Rusya’nın başağrısı olan NATO üyeliğini gündemden çıkaracak ve Rusya’nın Kırım’da üslenen ve 2017 yılında süresi dolacak Karadeniz filosunun kira sözleşmesini uzatacak.”
Yunanistan krizi
Daily Telegraph gazetesinin İş Dünyası ekinde manşette Yunanistan’daki ekonomik kriz var. Manşet: “Yunanistan ve Avrupa için kritik hafta”
Kanada’da haftasonunda yapılan G7 zirvesinden sonra konuşan Amerikan hazine bakanı Tim Geithner, Avrupalı mevkidaşlarının krizin büyük bir özenle yönetileceği konusunda kendisini temin ettiklerini söylüyordu.
Avrupalı liderler Perşembe günü Brüksel’de biraraya gelerek Euro bölgesinin 11 yıllık ömründe gördüğü en ciddi krizi ele alacaklar.
Financial Times gazetesinde ise bugün Wolfgang Münchau imzalı yorumda Avrupa Birliği’nin Yunanistan’daki ekonomik krizi IMF’nin müdahalesi olmadan çözmesi gerektiği görüşü yer alıyor. Yorumdan bazı satırlar şöyle:
“Yunanistan’ın parasını devalüe etme gibi durumu yok. IMF destekli programlar ise para biriminin devalüe edilebildiği durumlarda daha çok işe yarıyor.”
“Çünkü aksi takdirde alınan önlemler ağırlıkla ücretlerde kesinti ve acımasız bir mali kemer sıkma politikasını gerektiriyor. IMF devreye girecek olursa Yunanistan’ın da Arjantin ile aynı yola girmesi muhtemel.”
“Ama Euro bölgesi kendi sorunlarını kendi çözse daha iyi olur. Bu yüzden de bu Perşembe günü yapacakları özel ekonomi zirvesinde AB liderleri ufak tefek mikro ekonomik reformları tartışmaktansa bu krize odaklanmalıdır.”
‘Toyota, Prius’u da çağıracak’
Times’ın manşetinde ise Toyota yer alıyor. Firmanın hibrit otomobil modeli olan Prius’u da fren arızası nedeniyle geri çağırmaya hazırlandığını yazıyor gazete.
“Toyota, yeşil otomobil devriminin lideri olan elektrikli hibrit modeli Prius’u bütün dünyada utanç verici bir şekilde geri çağırmaya hazırlanıyor.”
“Dünyanın en büyük otomobil üreticisi olan Toyota, 300 bin Prius sahibine bu hafta araçlarının fren sisteminin buzlu yol koşullarında ya da bozuk yollarda sorun çıkarabileceği uyarısında bulunacak.”
“Mayıs’tan bu yana Japonya’da yaklaşık 170 bin, ABD’de 100 bin, Avrupa’da ise 30 bin adet Prius satılmıştı.”
Independent gazetesi de 100’ü aşkın Amerikalı Prius kullanıcısının, araçtaki bilgisayar kontrollü fren sistemi ile ilgili şikayette bulunduğunu yazıyor.
Firma, ABD’de bu hafta 60 saniyelik televizyon reklamları yayımlayarak 50 küsür yıldır emniyetli ve güvenilir araçlar ürettiği mesajını verecek.
Toyota’nın geri çağırdığı araçların marka imajına verdiği zarara ilişkin kaygısının bir diğer göstergesi de İngiltere’de geçen hafta gazetelere verdiği tam sayfa ilanlardı.
Fransızca mücadelesi
Financial Times’da bugün Fransa’nın İngilizcenin uluslararası kuruluşlarda egemen dil olmaya başlaması karşısında almayı düşündüğü önlemler de yer alıyor. Şöyle yazmış gazete:
“Paris, Fransızcanın diplomasi dili olarak kalması için söz muharebesi ilan etti. Bunun nedeni kısmen, Kasım ayında AB’nin dış politika lideri olarak atanan İngiliz Catherine Ashton. Bir zamanlar üst düzey bir Avrupalı yönetici için Ashton gibi tutuk bir Fransızcaya sahip olmak düşünülemezdi bile.”
“Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’nin Fransızca’nın desteklenmesinden sorumlu özel temsilcisi, eski başbakan Jean-Pierre Raffarin, BM ve AB gibi kurumlarda bu konuda faaliyette bulunuyor.”